

**********************************************************
Annesi,
lösemiyle
savaşan
altı
yaşındaki
oðluna
bakarken
dalıp
gitmişti.
Kalbi,
acı
içinde
olmasına
rağmen,
kararlılık
duygusunun
da
etkisini
hissediyordu.
Her
ebeveyn
gibi o
da
oğlunun
büyümesini
ve
umutlarını
gerçekleştirmesini
istemişti.
Ama bu,
artık
mümkün
deðildi.
Löseminin
buna
fırsat
tanıması
olası
deðildi.
Oysa o
oğlunun
hayallerini
gerçekleştirmesini
istiyordu.
- "Bob!
Büyüyünce
ne olmak
istediðini
hiç
düşündün
mü?
Hayatında
neler
olmasını
dilediğin
ve hayal
ettiğin
oldu
mu?"
diye
sordu.
Bob,
beklemeden
cevap
verdi;
-
"Anneciğim,
ben
büyüyünce
hep
itfaiyeci
olmak
istedim".
Anne de
gülümsedi
ve;
- ''Dileðini
gerçekleştirebilecek
miyiz
bir
bakalım''
dedi.
Daha
sonra,
Arizona'daki
itfaiye
müdürlüğüne
gitti ve
orada
yüreði
en az
Arizona
kadar
büyük
itfaiyeciler
ile
tanıştı.
Onlara
oğlunun
son
isteðinden
söz etti
ve
oðlunun
itfaiye
arabasına
bınip
şehirde
küçük
bir tur
atmasının
mümkün
olup
olmadığını
sordu.
-
''Bundan
daha
iyisini
de
yapabiliriz"
dedi
itfaiyecilerden
biri,
"eğer
oðlunuzu
Çarşamba
sabahı
saat
yedide
hazır
ederseniz,
onu o
gün
şeref
konuðu
yapar,
itfaiyeci
kimliðine
büründürürüz.
Bizimle
itfaiye
müdürlüğüne
gelir,
bizimle
yemek
yer,
yangın
söndürmeye
gelir.
Hatta
bize
ölçülerini
verirsen,
ona
üzerinde
Arizona
itfaiyecilerinin
sarı
renk
üzerine
işlenmiş
ambleminin
olduðu
gerçek
bir
itfaiyeci
kostümü
diktirir,
lastik
botları
ısmarlarız.
Hepsi
Arizona'da
üretiliyor.''
Üç gün
sonra,
itfaiyeci
Bob'u
aldı,
ona
elbisesini
giydirdi
ve hasta
yataðından
itfaiye
arabasına
kadar
eşlik
etti.
Bob,
itfaiye
arabasına
kuruldu
ve
müdürlüðe
doðru
yol
almaya
başladı.
Kendini
çok
mutlu
hissediyordu.
O gün
Arizona'da
tam üç
yangın
ihbarı
olmuştu.
Deðişik
itfaiye
arabalarına,
hatta
itfaiye
müdürünün
özel
arabasına
da
binmişti.Yerel
televizyonlar
da onu
izleyip,
çekmişlerdi.
Hayallerinin
gerçek
olması,
gösterilen
sevgi ve
ilgi,
Bob'u o
kadar
etkilemişti
ki,
doktorların
söylediðinden
tam üç
ay daha
fazla
yaşamıştı.
Bir gece
bütün
yaşam
belirtileri
dramatik
bir
şekilde
yok
olmaya
başlayınca,
hiç
kimsenin
yalnız
ölmemesi
gerektiðine
inanan
başhemşire,
aile
bireylerini
hastaneye
çaðırdı.
Daha
sonra
Bob'un
itfaiyede
geçirdiði
günü
hatırladı
ve
itfaiye
müdürlüðüne
telefon
açıp
Bob'un
bu
dünyaya
veda
ederken
yanında,
özel
kıyafetleri
içinde
bir
itfaiyecinin
bulundurulmasının
mümkün
olup
olamayacaðını
sordu.
Itfaiye
Müdürü;
-
''Bundan
daha
iyisini
de
yapabiliriz,
beş
dakika
içinde
ordayız.
Yalnız,
acaba
bize bir
iyilik
yapar
mısınız?
Sirenlerin
çaldıðını
duyduðunuzda,
yangın
olmadıðı
anonsunu
yaptırabilir
misiniz?
Sadece
itfaiyecilerin
önemli
bir
meslektaşlarını
ziyarete
geldiklerini
söyleyiniz
ve
lütfen
onun
odasının
penceresini
açınız''
diye
yanıtladı.
Yaklaşık
beş
dakika
sonra
hastaneye
çengel
ve
merdiven
taşıyan
kamyonet
ulaştı.
Merdiveni
açtı ve
Bob'un
3.kattaki
odasına
doðru
yaklaştı.
Tam
ondört
itfaiyeci
Bob'un
odasına
tırmandılar.
Annesinin
izniyle
onu
kucakladılar
ve ona
onu ne
kadar
sevdiklerini
söylediler.
Ölümle
pençeleşen
Bob
itfaiye
müdürüne
baktı
ve;
-
''Efendim
ben
şimdi
gerçekten
itfaiyeci
miyim?''
diye
sordu.
-
''Bundan
şüphen
mi var
Bob?''
diye
yanıtladı
müdür.
Bu
kelimelerden
sonra
Bob
gülümsedi
ve
gözlerini
sonsuza
dek
kapattı.
Belki
unuttunuz,
belki
hatırlamıyorsunuz,
belki de
çok
duygusuz,
çok katı
oldunuz;
ama
bilin ki
"HAYAT;
SEVGi VE
UMUT
SAÇMAKTIR."
Eðer
bunu
okuyunca
gözleriniz
dolmuyorsa
sizin
için
yapılacak
bir şey
kalmamış
demektir...
Yok eðer
doluyorsa
o zaman
sevdiklerinizin
kıymetini
bilin ve
gerçek
sevginizi
ortaya
koyun,
lütfen.
Hikaye
Ana
Sayfası



|